ÖNEMLİ NOT: BİRAZDAN OKUYACAKLARINIZ SPOILER İÇERİR!
Eleştiri yazıma öncelikle kitabın kapağıyla başlamak istiyorum. Kapakta kırmızı elbiseli bir kadın portresi mevcut. Göğüs dekoltesine kadar uzanan bir kartal pençesi motifine iliştirilmiş, inci tanesi şeklinde bir kolye, göğüslerin arasından adeta göz kırpıyor. Bu görselin hemen altına ise sloganvari bir şekilde “Güç en etkili afrodizyaktır!” yazısı iliştirilmiş. Her açıdan dikkat çekici; okuru hemen alıp okumaya teşvik eden, zekice tasarlanmış bir kapak olduğunu kabul etmeliyim. Kitabın, oldukça akıcı bir dili var. Bu sayede okuru hemen içine çekiyor ve okurken neredeyse hiç sıkılmıyorsunuz.
Kurgusunda ise; son yıllarda popüler olan ve epey uzunca bir süre daha popülerliğini koruyacak gibi görünen bir konu seçilmiş: “Dünyayı yöneten” bir avuç azınlık ve bu azınlığın bileşenleri olan aileler… Petrol ve finans şirketleriyle dünyanın kontrolünü elinde bulunduran; paranın efendisi, piramitin en yukarıdaki ismi Richard Hampton, artık yaşlandığına ve koltuğunu genç ve güzel torunu Emma’ya bırakması gerektiğine karar verir. Bu hususta, şirketler grubunun CEOsu Daniel’den, torunu Emma’ya eğitim vermesini ister. Daniel ve Emma arasında hızla alevlenen aşk, göstermelik bir ihanetle yine hızla söner. Gücü elinde bulundurmak uğruna, birbirlerini yok etmeye tereddüt etmeyen bir avuç insanın; hırsları, entrikaları ve kirli oyunlarının gölgesinde aşkın yeşermiş olması bile bir mucizedir.
Final acı bir katliamla taçlanır. Ancak yazar, okurlarına aslında ana karakterin ölmediğine, emin ellerde olduğunu işaret eder. Kitapta oportünizim vurgusu oldukça kötümser bir yaklaşımla ele alınmış… Gelelim yorum kısmına… Kitap kapağında, dünyayı asıl yönetenin erkekler değil kadınlar olduğu vurgulanmak istenirken, farkına varılmadan, dünyanın kadın bedeni ve porno sektörü üzerinden yönetildiği vurgulanmaktadır. Kurguya dönecek olursak; dünyayı yöneten, ülkelerin istihbarat teşkilatlarında söz sahibi, hatta İngiltere kraliçesi Elizabeth’ in de ahbabı olan, Richard Hampton’ ın sahibi olduğu şirketler grubunun CEO’luğuna getirdiği Daniel’ in aslında bir Rus casusu oluşunu farketmemiş olması. Yine mantık dışı bir şekilde tek varisi, biricik torunu Emma ile, biricik CEO’su Daniel’in aşk yaşamaları için var gücüyle lojistik destek sağlaması(!) oldukça ham ve derinliği olmayan yüzeysel bir yaklaşım gibi duruyor.
Kitabın 154. Sayfasında “Ayahuasca ayini ” şeklinde bir tabir kullanılmış. Şamanların, çeşitli ayinlerde iki bin yıldan beridir kullanmakta oldukları çayı, ayinin ana teması, merkezi olarak lanse etmek yazarın bu konuda ya hiç araştırma yapmadığını ya da yeterli bilgiye sahip olmadığını gösteriyor. Şaman ayinlerinde, kimi zaman öte aleme geçmiş olan ruhlarla bazen de bedensiz varlıklarla iletişim kurma ritüelinin gerçekleştirildiğine inanılır. Bir çeşit ruhsal yolculuktan söz edilir. Ne şamanlarca ne de şamanlığa vakıf kişilerce “ Ayahuasca ayini ” terimi kullanılmaz. Bilinir ki, bu terim ayini tanımlamak şöyle dursun, ayini ritüeli hiçe saymaktan öteye geçmez.
Yine kitabın 202. Sayfasında, dünyayı yöneten Amerika’lı karakterimiz Richard Hampton, torunu Emma’ya “doğru insan” tanımına dair yaptığı derinliksiz konuşmanın sonunu, “İşte ben, rahmetli babaannenle tanıştığımda böyle oldu.” Cümlesiyle bağlaması kelimenin tam anlamıyla okuyucuda bir soğuk duş etkisi yaratmaktadır. Dünya ekonomisini ve siyasetini yöneten, Avrupa’lı soy ağacına sahip bir adamın, "Rahmetli” ve “Babaannen” gibi ifadeleri kullanması, karakterin yazar tarafından özümsenmediğini ve yazarın farkında olmadan kendi coğrafyasının halk dilini, Amerika’lı bir karakterde dile getirmesi tezatlık olduğunu gösterir.
Bir de kitapta bolca alıntılar mevcut. Spinoza, Suat Hayri Küçük, Mark Twain, Siegbert Tarrasch, Konfüçyüs, Schopenhauer, Machiavelli, Paul Geraldy, Winston Churchill, Shakespeare, Oscar Wilde gibi isimlerden bolca alıntılar yapılmış. Bu kadar çok alıntı yapılması, bir okur olarak kitabın kurgusuna odaklanmamı yer yer engelledi. Tam alıntı bonkörlüğünü sindirmeye çalışıyordum ki kitabın finalinde şöyle bir kısımla karşılaştım:
Esinlenilen Kaynaklar;
Edith Hamilton, Mitologya, Varlık Yayınları (1964)
Ergün Diler; https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/arsiv Ertan Özyigit, Kayıt Dişi; https://www.yirmidort.tv/aktuel-prog: ramlari /kayit-disi/?hid-1037228
Mahir Kaynak, Yeni Dünya Düzeni, Profil Yayınları (2013) Daniel Yergin, Petrol, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları (1995)
Henry Kissinger, Dünya Düzeni, Boyner Yayınları (2016) Yuval Noah Harari, 21. Yüzyıl için 21 Ders, Kolektif Kitap Yayınları (2018)
Robert Greene, Iktidar, Altın Kitaplar (2000)
Svetlana Aleksiyeviç. Ikinci El Zaman, Epsilon Yayınları (2016) David Rockefeller, Memoirs, Random House Publishing Group (2003) Marquis de Sade Yatak Odasında Felsefe, Ithaki Yayınları (2015)
Marquis de Sade, Erdemsizliğe Övgü, Çiviyazıları Yayınevi (2003) Ashlee Vance, Elon Musk, Buzdagi Yayınevi (2018)
Ron Chernow, Titan, Rondom House (1998) “Iktidar Insanı Bozar mı?”, Alfa Psikoloji Destek Merkezi (http://www.alfapsikoloji.com/hizmetler/iktidar-insani-bo zar-mi-s 4488025057 html).
Kitap bittiğinde ise bir okur olarak şu soruyu sormadan edemiyor insan. “Acaba, bu kadar alıntıyı çıkarırsak ve bunca kaynaktan esinlenilmeseydi eğer; ben tam olarak ne okumuş olacaktım?”
Yazara, dünya edebiyatından, felsefeden, siyasi tarihten ve yeni dünya düzeninden kucak dolusu esintiler diliyorum. Esintileri daim olsun.
ELEŞTİRİ YAZARI: Dark Passenger