Özgürlüğün elden gitmesi ne demektir? Ailenin, sevdiğinin, arkadaşının, komşunun senin gözlerinin önünde işkence, tecavüz edilerek öldürülmesi, aşağılanması, inancı yüzünden kötülüğe maruz kalması ne demektir? Hangi söz bu acıyı anlatabilir, hangi göz buna bakabilir? Ne yazık ki Doğu Türkistan’da olanlar bunlar. Üstelik romanda değil, gerçekte. Soydaşımız, kardeşimiz, vatandaşımız olanların neler çektiğine yeryüzünün gözü kapalı olması insanlığın çoktan öldüğünün kanıtı değildir de nedir?
.
Hoten’de yaşayan Uygur Türkleri, gök rengi üzerine ay yıldızlı bayrak altında özgürce yaşamaktayken Çinli baskıcı yönetici ne yazık ki yavaş yavaş işgale, gelenekleri görenekleri silmeye başlamıştır. Öyle ki ne çocuk ne yaşlı ne de kadın ayırıyorlar işkence için. Alper de ailesiyle öz vatanlarında bu baskıyla karşılaştıklarında artık geriye yalnızca intikam kalıyordu. Ezan sesinin susturulduğu, Kur’an okuduğu için vatan haini ilan edildiği, izinsiz hiçbir işin yapılamadığı acı günler gelmişti.
.
Tutsak evleri kurulmuş, çağdaş eğitim adı altında işkence edilmeye başlanmıştı. İnsan haklarının uğramadığı bir yer. Ne yakmaktan uzak kalınıyor ne canlı canlı deri yüzmelerden. Kurguda Alper’in, yaşamıyla ilgili gizemler ortaya çıkarken Uygur Türklerinin de günümüzde yaşadıkları belki de azaltılarak anlatılmış. Gerçek olaylardan oluşan bir betik. Türk’üm diyenin kanını kaynatarak gözlerini öfke bürümemesi olanaksız.
.
“Bir zulmü durduramıyorsanız onu duyurun.” derler. İşte yazar da bunu en güzel biçimde yapmış. Çoktandır bildiğim bir durumu bir de okuyunca Alperlerin intikamı için içimdeki kurdun gözleri ala döndü.
.
Mutlaka okuyun, okutun. Öte yandan yapılabilecek ne varsa yapmaya çalışalım. Zulme karşı susan dilsiz şeytan olmayalım.
.
Betikle esen kalın.