Aradan yıllar geçmişti . Joe büyümüştü . Tüm kırılganlıklarını ve sevilmeyişini ,geçmişe gömdüğünü düşünüyordu . Geçmişte kaldığını düşünürse eğer, artık öyle hissetmemesi gerektiğine inandırmıştı çünkü kendini . İyi olduğunu sanıyordu . Öyle olmalıydı . Aksiyle başa çıkamazdı . Oysa ki onun kendini iyi sanışı, tamamen bir kaçıştan ibaretti . Joe her fırsatta kendini dağ eteklerine atar , tırmanabildiği kadar yükseklere tırmanırdı . Soğuk ve sert rüzgarı yüzünde hissetmek , yükseklerdeki havayı ciğerleri patlayana kadar içine çekmek istiyordu . Özgür hissetmek istiyordu . Özgür , bağımsız , yalnız ve güçlü . Tutkusu sandığı bu his aslında geçmişe gömdüğünü sandığı gerçekliğinden bir kaçıştı sadece . Tırmanırken öylesine yalnız ve güçlü hissetmek istiyordu ki ,kayalara öylesine sıkı tutunuyordu ki sanki tüm eksikliklerinin acısını kayalardan çıkartmaya çalışıyordu . Tüm kinini nefretini her bir tırmandığı adıma kusuyordu . Bakın diyordu dağlara ; sizin bu engebeli yollarınız , yüksek yamaçlarınız korkutamaz beni . Eğer ölürsem şayet bu yolda korktuğumdan , yalnızlığımdan değil her zaman daha yukarıya tırmanmak isteyişimden diyordu . Bir hedefi yoktu. Bir amacı yoktu . Sadece tırmanıyordu. Tüm gücü tükenene kadar tırmanıyordu ; ama Joe’nin fark edemediği bir şey daha vardı. Bu güç tırmanmaya olan tutkusundan değil en içinde kendinden nefret edişinden geliyordu . Öylesine nefret ediyordu ki , kendinden, yaşamaktan , insanlardan. Bu nefretten doğan öfke ,akıl almaz bir güce dönüşüyordu . Her seferinde daha da yükseğe tırmanarak kendini , kendisine kanıtlamaya çalışıyordu . En içinde tebrik etmek istiyordu kendini ." Bak nerelere geldin Joe . O uçurumun kıyısında durup zavallılıktan kendini boşluğa bırakanlardan değilsin veya o uçurumun en dibinde sızlanıp duran zavallılardan . Zirveye ulaş ya da ulaşma tırmanıyorsun Joe , tırmanıyorsun ! Her lanet adımı o uçurumun iki ucundaki zavallılar gibi olmamak için atıyorsun “demek istiyordu kendisine . Sonra yoruluyordu Joe . Bir kayanın üstünde öylece oturuyordu. Derin sessizlikte ve boşlukta uçsuz bucaksız manzaraya bakıyordu . Yalnızlığına bakıyordu . Uzun uzun yalnızlığına bakıyordu . Tüm o öfke ve nefret bir anlığına geçtiğinde , kafasının içindeki sesler durduğunda ve kalbinin sesini dinlemeye başladığında , yalnızlığını seyrediyordu ,tüm o uçsuz bucaksız manzaranın içinde ,çaresizce…